- Ebû Talib`in Vefatı

Adsense kodları


Ebû Talib`in Vefatı

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
Sevdacık
Wed 1 September 2010, 11:48 am GMT +0200

Ebû Talib`in Vefatı
Müslümanlar, üç sene süren çetin muhasara belâsından kurtulmakla son derece sevinmişlerdi. Mekke`de umumî bir sürûr meydana gelmişti. Fakat, bu ferah ve sevinçleri çok sürmedi. Arası çok geçmeden başka bir musibet ve acı hâdiseler meydana geldi.
Resûlullah Efendimizin, Peygamberliğinin 10. senesinde Ebû Tâlib hastalandı ve ölüm döşeğine düştü. Resûl-i Ekrem Efendimiz, kendisini küçük yaşından beri bağrına basıp, şefkat ve himâyesinde büyüten, kendisini korumak uğrunda her türlü tehlikeyi göze alan bu değerli amcasını kaybedeceğine son derece üzülüyordu. Öte yandan onun Müslüman olup ebedî sâadete ermesini de candan arzu ediyordu.
Ebû Tâlib`in hastalığı gittikçe ağırlaşıyordu. Bunu fark eden Kureyş müşrikleri, son bir defa daha kendisine Peygamber Efendimizle ilgili olarak başvurmayı kararlaştırdılar. Bu maksatla, Utbe bin Ebî Rebiâ, Şeybe bin Rebiâ, Ebû Cehil, Ümeyye bin Halef, Ebû Süfyan ve daha başkaları yanına gelerek şöyle dediler:
"Ey Ebû Tâlib, sen büyüğümüzsün. Ölüm döşeğine düştüğünü görünce endişe duymaya başladık. Kardeşinin oğlu ile aramızda olanı biliyorsun. Onu çağır ve aramızda hakem ol. O bizden ayrılsın, biz de ondan ayrılalım. Birbirimizle uğraşıp durmayalım. O bizim dinimize karışmasın, biz de onun dinine karışmayalım."
Ebû Tâlib, Nebiyy-i Muhterem Efendimize haber gönderdi. Resûlullah, gelip Ebû Tâlib ile hazır bulunanlar arasına oturdu.
Ebû Tâlib, Kâinatın Efendisi Peygamber Efendimize hitaben,
"Ey kardeşimin oğlu" dedi. "Bunlar kavmimin ileri gelenleridir. Senin meselen için buraya gelmişlerdir. Sana vereceklerini verecekler ve senden alacaklarını da alacaklardır."
Resûl-i Ekrem Efendimiz,
"Olur, ey amcam" dedi. "Onların benden almalarını ve kabul etmelerini istediğim bir tek kelimedir ki, onlar, o kelime ile top yekûn bütün Araplara ve Arap olmayanlara hâkim olabilirler."
Ebû Tâlib, hayret içinde
"Bir tek kelime mi?" dedi. Peygamber Efendimiz,
"Evet, bir kelime" buyurdu. Herkesi bir merak sardı. Neydi bu kelime?
Ebû Cehil ortaya atıldı ve Peygamberimize hitaben,
"O kelime ne ise bize söyle de, o birin yanına biz on katalım" dedi.
Dikkat kesilmiş bütün kulakların duymak istedikleri tek kelimeyi Resûl-i Ekrem şöyle ifâde etti:
"Lâ ilâhe illallah deyin ve Allah`tan gayrı taptığınız putlarınızı da ellerinizle kaldırıp atın!"
Bu mukaddes sözü duyan müşrikler hep birden ellerini çırptılar,
"Yâ Muhammed," dediler, "sen bunca ilâhları, bir tek ilâh mı yapmak istiyorsun? İşine şaşıyoruz doğrusu?"
Sonra da birbirleriyle konuştular:
"Vallahi, bu adam, size istemediğiniz şeyi veriyor. Gidin, Allah sizinle onun arasında hükmünü verinceye kadar, atalarınızın dininde direnin."287
Cenâb-ı Hak, onların bu hareketlerini Kur`ân`ı Keriminde bize şöyle haber verir:
"Bütün ilâhları tek bir ilâh mı yapacakmış? Bu ne acâip şey!" Onların ileri gelenleri, `Haydi yürüyün` diyerek oradan ayrıldılar. `İlâhlarınıza bağlılıkla direnin. Sizden istenen şey budur."` 288